Hakkımda

18 Şubat 2012 Cumartesi

İş yerinde güvenliği sağlama



Her yıl milyonlarca Avrupalı çalışan işle ilgili kas ve iskelet sistemi
hastalıklarından etkilenmektedir.
Ağrı, acı ve sakatlıklar, çalışanlar ve aileleri için büyük bir sıkıntıdır.
Kas ve iskelet sistemi hastalıkları aslında pek çok çeşitli sağlık sorununu içine almaktadır. Başlıca
rahatsızlık grupları; sırt ağrısı/sakatlıkları ve genellikle ‘tekrarlı zorlanma sakatlıkları’ olarak bilinen
üst uzuvlarda görülen işle ilgili hastalıklardır. Alt uzuvlar da bazen etkilenmektedir.
Kas ve iskelet sistemi hastalıklarının fiziksel nedenleri arasında; yük taşımak, kötü pozisyonlarda
çalışmak ve tekrarlı hareketler bulunmaktadır. Organizasyonla ilgili sebepler arasındaysa yapılan işin
temposu ve monotonluğu yer almaktadır. Bazı hastalıklar belirli görevler ya da mesleklerle doğrudan
ilişkilidir.
Sırtın alt bögesinde görülen hastalıklar arasında fıtık, kas ve yumuşak doku zedelenmesi gibi
omurga problemleri yer almaktadır. Yapılan çalışmalara gore, normal yaşlanma sürecinin yanısıra kötü
çalışma ortamlarında bulunmak da sağlıklı bir insan sırtının alt bölgesinde sorunların ortaya çıkmasına
neden olabilmekte ya da zaten hasar görmüş bir sırt bölgesindeki sorunların kötüleşmesini
hızlandırmaktadır.
Yük kaldırmak, sırttan bükülmek ve eğilmek, ya da biçimsiz ve sabit duruşlardan kaynaklanabilecek
sorunların tespit edilmesi güçtür. Aslında, sırtın alt bölgesinde görülen sorunların %95’i ‘belirgin olmayan’
sorunlar olarak nitelendirilmektedir.
Bu tür sorunların psikososyal faktörlerle ilişkisine işaret eden kanıtların sayısı gün geçtikçe artmaktadır –
örneğin iş memnuniyeti ile sırtın alt bölgesinde görülen sorunlar arasında bir ilişki olduğu belirtilmektedir
– özellikle de psikososyal faktörlerin, fiziksel faktörlerle eş zamanlı bulunduğu durumlarda.
Boyun ve üst uzuvlarda görülen işle ilgili hastalıklar genellikle klavye/daktilo kullanmak gibi tekrarlı
hareketlerin bir sonucu olarak zaman içinde ortaya çıkmaktadır. Bu tür hastalıklar boyun, omuzlar ve üst
uzuvları etkileyebilmektedir. El bileğinde görülen karpal tunnel sendromu gibi bazı rahatsızlıkların çok
belirgin belirtileri vardır. Ancak diğer birçok rahatsızlıkta hissedilen ağrı belirli bir hastalıkla
ilişkilendirilememektedir.
Güvenliği nasıl sağlarız
Đşyerindeki risklerin analiz edilmesinden ve bu risklerin ortadan kaldırılmasından ya da azaltılmasından
işveren sorumludur. Örneğin, işveren çalışanlarını ekipmanların kullanımı ve doğru kullanım/uygulama
teknikleri konusunda bilgilendirmeli ve eğitmelidir. Đşle ilgili kas ve iskelet sistemi hastalıklarıyla ilgili
mevzuat konusunda daha fazla bilgi edinin.
Yük Kaldırmak
Elle çalışırken doğru taşıma teknikleri sizi koruyacaktır. Bir yükü taşımaya başlamadan once yapacağınız
işi planlamalı ve hazırlık yapmalısınız. Bunun için:
Nereye gittiğinizi bildiğinizden;
Çalışma alanını engellerden temizlediğinizden;
Kapıların açık olduğundan ve yerdeki hiçbir nesnenin herhangi bir kazaya sebep olmayacağından;
Taşıyacağınız yükü sıkıca kavradığınızdan;
Eğer başkasıyla birlikte kaldırıyorsanız, her ikinizin de işe başlamadan once ne yaptığınızı
bildiğinizden emin olun.  Yükü kaldırırken iyi bir teknik benimsemeniz gerekir:
Ayaklarınızı ve vücudunuzu yükün üzerine gelecek şekilde yerleştirin ya da vücudunuzu yükün ön
tarafına mümkün olduğunca yaklaştırın;
Kaldırırken bacak kaslarınızı kullanın;
Sırtınızı dik tutun;
Yükü mümkün olduğunca vücudunuza yakın tutun;
Yükü kaldırırken ve taşırken kollarınızı düz tutun.
Đtmek ve çekmek
Aşağıdaki noktalara dikkat edin:
Itmek ve çekmek kişinin kendi vücut ağırlığını kullanarak gerçekleştirdiği eylemlerdir – iterken
öne, çekerken ise arkaya doğru eğilmelisiniz;
Öne ya da arkaya doğru eğilebilmek için bastığınız zemini yeterince kavrayabildiğinizden emin
olmalısınız;
Sırtınızı bükmekten, döndürmekten ve eğmekten kaçınmalısınız;
Tutacağınız nesnelerin tutmak için bir sapı/tutacağı olmalı ve böylece güç uygulamak için
ellerinizi kullanabilmelisiniz. Tutacakların yükseklikleri omuzlarınızla beliniz arasında olmalı ki düzgün
ve doğal bir pozisyonda itme/çekme işlemini yapabilesiniz;
Tutacaklar iyi korunmuş olmalı ve böylece tekerler sorunsuzca dönebilmeli;
Zemin sert olmalı, heryerde eşit olmalı ve yerlerde çöp olmamalı.
Nereden yardım alabilirsiniz
herhangi bir sorunla karşılaştığınızda patronunuzla konuşun;
çalışanların güvenliğinden sorumlu olan temsilcinizle ya da sendika temsilcinizle konuşun;
doktorunuzla, hemşirenizle ya da işyerindeki iş sağlığından sorumlu personelle konuşun;
eğer gerekirse, şikayette bulunmak için iş sağlığı ve güvenliği teftişinden sorumlu olan kuruma
başvurun.

Hastanelerde İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Hizmetlerinin Organizasyonu



            Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlüğünde İşyerinin, tanımına bakıldığında,  “İşin yapıldığı, işçinin çalıştığı yer” olarak ifade edildiği görülür. 
Hastane’nin kelime anlamı ise,  “Hastaların yatırılarak tedavi edildikleri sağlık kurumu” şeklindedir. Bir hastanenin hizmet verir hale gelebilmesi için, Hastanenin yapılacağı yer seçiminden başlayarak, hastaya, hizmet sunulacağı ana kadar, çok değişik meslekler, mesleki bilgilerini uygulayarak, çok değişik işlemler yapmak zorundadırlar.
Hastane binasının, yapımı sırasında görev alan mimar ve mühendislerin, güvenli bir bina oluşturabilmeleri için onların mesleki bilgilerine; binada, hasta tedavisinde kullanacak makine ve teçhizat alımının yapılabilmesi için, uzman hekimlerin ve biyomedikal mühendislerin mesleki bilgilerine gerek vardır. Hasta hizmetine başlamadan önce, yapılacak işin güvenliği, ilgili meslek adamlarının, mesleki bilgilerine ve uzmanlıklarına bağlı olarak düzenlenir.
Hastaya hizmet verileceği andan itibaren, yapılmış ve yapılacak hizmetlerin güvenliği ile ilgili bir isim verilmeye çalışılırsa, “Üretim güvenliği” en uygun ifade olacaktır veya anlatılan hizmetlerin tümü için “İş güvenliği” tanımı kullanılabilir.
Hasta hizmetinin başladığı andan itibaren, bu hizmeti vermek için görev yapanların, yani Çalışanların sağlığı ve güvenliğinin ifadesinde ise, “İş Sağlığı” tabiri kullanılacaktır. Hastanenin hizmet verilen ana kadar yapılan çalışmalarında, Çalışanların Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili yapılacak bir şey yok mudur? Kesinlikle vardır ve bu çalışmalar farklı bir yönetim sistemi tarafından ele alınmalıdır.
Diğer taraftan, Hastane inşaatının ve hasta hizmetinin başladığı andan itibaren “çevre Sağlığı” Yani, çevredeki tüm canlıların sağlığı-güvenliği ile cansızların güvenliği devreye girecek,  bu hizmetler eksiksiz verilecektir. Tablo 1’de bu hizmetler, kapsama alanları ve yönetim sistemleri, şematik olarak gösterilmiştir.

Tablo 1. İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Yönetim Sistemleri

Yapılacak hizmetlerin ne olduğu ve kimler tarafından verileceği aşağıdaki gibi özetlenebilir.
1.       Hastanenin yer seçimi, planlaması ve inşaatı: Doktorlar, Mimarlar, inşaat mühendisleri, Elektrik Mühendisleri, Makine Mühendisleri v.b.
2.       Makine-Teçhizat, Tıbbi Donanım, hasta odası, doktor ve yardımcı sağlık personeli odalarının donanımı: Makine Mühendisi, biyomedikal mühendis, Uzman Hekim, yardımcı sağlık personeli, v.b. 
3.       Hastane Çalışanlarının Sağlığı ve Güvenliği : “İş Sağlığı Yönetim Sistemi” ile, “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi” (İSGB) çalışanları veya dışarıdan bu görevi üstlenen “İşyeri Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi” (İOSGB) çalışanları tarafından kurulacaktır. Bu sistemin görevlileri, sağlığı korunacak çalışandan başlayıp, en üst düzey yöneticiye kadar geniş bir çalışan grubudur ve bütün sistemlerde, tüm çalışanların üzerine düşen görevler vardır.

Şekil 1: İşyeri Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi (İOSGB) çalışanları

Hastanelerde, kurulacak olan Üç önemli Yönetim sistemi ile ilgili farklılıklar Tablo 2’de açık olarak ifade edilmektedir. Bu sistemlerin hizmet alanlarından daha somut örnekler vermek gerekirse, Hastanın sağlık ve güvenliği; Çalışanın sağlık ve güvenliği ve Çevredeki varlıkların sağlık ve güvenliği, farklı yönetim sistemlerinin hedefleri olmalıdır. Bu hizmet alanlarındaki, görevlilerin farklı olması, en azından, uzmanlık konularının da birbirinden farklı olmasını gerektirir.
Hastanelerde İş Güvenliği, Bina güvenliği, Makine ve teçhizat güvenliği veya her iki değimi de içine alan Üretim Güvenliği şeklinde nitelenebilir. Bu hizmetlerin tümü birbiri ile ilgilidir ve iç içedir. Temel Amaç itibariyle, Üretilen şey, tedavi hizmetleri olduğu için belkide en iyi ifade, “Hasta Güvenliği” veya sistem olarak “Hasta yönetim Sistemi”dir. Tablo 2’de görüldüğü gibi, birçok açıdan birbirinin aynı olan bu güvenlik şekli, Uygulama alanı olarak, “İş Sağlığı”ndan ve “Çevre Sağlığı”ndan çok farklıdır. En önemli farklılıkları ise, tabi oldukları yasalar ve sigorta sistemleri olmaktadır.
Hasta Güvenliğinden en fazla sorumlu olan meslek insanı, hastanın bulunduğu kliniğin sorumlu uzman hekimidir. Örneğin, enfeksiyon hastasının güvenliğinden, en fazla enfeksiyon hastalıkları uzmanı hekim sorumludur. Çünkü hastalığı en iyi tanıyan meslek insanı, o hastalığın uzman hekimidir.

Başka meslek sahipleri hastadan sorumlu değil midir? Tabii ki sorumludur. “Hasta yönetimi sistemi” içerisindeki görevlendirilen bütün meslek insanları, hastanın güvenliğinden sorumludur. Hatta, hastanın bizzat kendisi de bu sistemde sorumludur. Sonuç olarak, Hastanın tedavisinden, hastanın kendisi dahil tüm meslek insanları sistemin görevlisidir ve sorumlusudur.

Tablo 2: İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Alanlarının Farklılıkları

İş Sağlığı (Çalışanların sağlığı ve güvenliği) sistemi sorumluları ise yukarıdaki hasta yönetim sisteminden farklı olmalıdır. Hastanede çalışanların sağlığını ve güvenliğini gözetecek meslek insanı, “İş Sağlığı” (Çalışanların sağlığı ve güvenliği) lisansiyeri veya “İş Sağlığı” (Çalışanların Sağlığı ve Güvenliği) uzmanlığına sahip ilgili meslek insanı, (Hastanelerde çoğunlukla Hekim) olmalıdır.
Hastane Çevresinin sağlığı ile uğraşacak, “Çevre Sağlığı Yönetim Sistemi”ni kuracak kişi ise, “Çevre Sağlığı” konusunda uzman, daha iyi bir değimle, iş yerinin gerektirdiği meslekte, uzman olmuş kişi olmalıdır. Neden İş yerinin gerektirdiği meslek hedeflenmektedir? Çünkü o işyerinin çevreye verebileceği zararları ve bu zararların çevredeki etkilerini en iyi bilen, risklerini iyi belirleyen ve önlemlerini en iyi şekilde alabilen kişi ilgili meslek insanıdır.
O halde, Üç sistem, “Hasta yönetim sistemi”, “İş Sağlığı Yönetim Sistemi” ve “Çevre Sağlığı yönetim sistemi”, yukarıda ifade edilen kişiler tarafından ayrı ayrı kurulmalı, sistemlerin ortak yanları, çakışan görevler ve sorumluluklar iyi belirlenmeli, görev tanımları yapılarak, talimatlarla görevlilere bildirilmelidir.
“Hasta Yönetim Sistemi”, ISO 9000 serisi Kalite Standartlarının; “İş Sağlığı Yönetim Sistemi”, OHSAS 18000 serisi standartlarının; “Çevre Yönetim Sistemi” ise, 14000 serisi Çevre standartlarının kapsamı içerisindedir.
Hasta İnsanın sağlığı ve güvenliği, normal yasalarla güvence altında iken, Çalışanların sağlığı ve güvenliği, iş yasarlıyla güvence altına alınmıştır. Çevrede yaşayan insanlar, canlılar ve maddi varlıklar ise, normal yasalar ve çevre yasalarının güvencesi altındadır.
Sigorta sistemlerine göz atarsak, Bina, Makine-Teçhizat ve Hasta sigortalı olmayabilir veya bir sigortaya bağlı olabilir. Çevrede bulunan canlı ve cansızlarda sigortalı veya sigortasız olabilirler. Fakat tüm sağlık çalışanları, sigortaları dolayısıyla sağlık ve sosyal güvence altındadır. Yani bu üç sistemin sigortaları da birbirinden farklıdır.
Örneğin, Yangın Sigortası Hastanenin “Mal” sigortasıdır. Hastanedeki “Can”larla ilgili olmayabilir. Hele hele Çevredeki “can”larla hiç ilgisi yoktur. O Halde, Sigortalar, sistemlerde ayrı ayrı ve çok iyi değerlendirilmelidir.  
Sistemlerin farklı değerlendirilmesi ile ilgili diğer bir örnek ise, hastanede verilen sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından; Çalışanların Sağlığı ve Güvenliğinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı tarafından; Hastane Çevresinin ise, Çevre Bakanlığı tarafından yayınlanan standartlara göre denetlenmesi ve yönetilmesi gereğidir.
Bu üç sistem ayrı ayrı hazırlanmalı ve tehlikeler her üç sistemin uzmanları tarafından ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Tehlikeler belirlendikten sonra alınacak entegre edilmeli ve alınacak önlemler, uzmanların denetiminde, hastaya, çalışana ve çevreye yönelik olarak belirlenmeli, öncelikler sıralanmalıdır. Hastanelerde tehlike ve riskler, yalnız başına ve birlikte nitelenmeli ve ortak riskler belirlenmelidir.

Şekil 2. Tehlikeler, insan ve çevre özellikleri ile ortak riskleri

Sağlık dengesini bozan hastalık etkenleri ile insana ait özellikler ve Çevresel nedenler bir araya geldiklerinde oluşturacakları ortak risklerin saptanması da çok önemlidir.

  
Şekil 2. Düşme tehlikesinin etkeni, insan özellikleri ve çevre özellikleri


Örneğin hastanede bir düşme olayı, hasta açısından farklı, çalışan açısından farklı değerlendirilmelidir. Bir hastanın düşme olayında, hasta özellikleri çok önem kazanırken; çalışanın düşmesinde çalışma çevresinin özellikleri daha önemlidir.

Şekil 3. Düşme tehlikesinin etkeni ile, insan özellikleri ve çevre özelliklerinin
oluşturduğu ortak riskler

            Hastada, düşmeyi oluşturacak insan özellikleri, azalan yaşam fonksiyonları nedeniyle önemli rol oynarken, belli bir çevrede yaşama zorunluluğu, çevresel özellikleri daha önemsiz kılmaktadır. Hastane çalışanları ise, tam tersi sağlıklı insanlar olduğundan, insan özelliklerinden ziyade, her ortamda olabildikleri için çalışma çevresi koşulları daha önem kazanmaktadır.
            Hastanede, bir hastanın alacağı radyasyon dozu ile radyasyonlu ortamda çalışanın doz değerleri, hatta çevrede yaşayan canlıların doz değerleri arasında önemli farklılıklar vardır.
Hasta Doz değeri > Çalışan Doz değeri > Çevredeki Canlı Doz değeri
Örneğin, SAR değeri 4 W/kg olan elektromanyetik radyasyon Patolojik sınır kabul edilirken, Çalışanlar için 0,4 W/kg  SAR değeri (4/10 W/kg); Genel halk için 0,08 W/kg SAR değeri (4/50 W/kg), Maruz kalınması gereken limit değer olarak kabul edilmiştir.  Çevredeki canlıların çeşitliliği ve çokluğu, Çevre doz değerlerinin daha düşük olmasına neden olmuştur. Çünkü çevrede, çocuklar, yaşlılar, hastalar, bitkiler, hayvanlar, v.d.’leri olabilir.
Hastanelerde “Efektif Sıcaklık”, Gürültü, Titreşim gibi fiziksel etkenlere maruziyet daima hastanın lehine olmalıdır. Kimyasal maddelere maruziyet yine Hastanın lehine olmalıdır. Yani hasta bu etkenlere daha az maruz kalmalıdır. Hastanelerin klima teşkilatları, enfeksiyonlar  nedeniyle, en önemle üzerinde durulması gereken teçhizatlardan biridir.
Hastanenin, İç ortam atmosferi ya da kapalı alan havasında belli oranda ve çeşitli tipte mikroorganizmalar bulunmaktadır.  Bunların cinsleri ve miktarı oldukça büyük önem taşır. Ortam havasında bulunan Legionella ve diğer birtakım gram negatif bakteriler, mikobakteriler, küfler ve küflere ait endotoksin, mikotoksin gibi ürünlerin varlığı sağlık için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Bakterilerin iç ortam atmosferinde bulunma oranı, küflere göre oldukça fazladır.
Hastane içerisinde yalnız olarak düşünülmesi ve kurulması gereken sistemler, acil durum planları vardır. “Hasta ziyaretçi yönetim sistemi”, “Hastane Temizlik Sistemi”, “Direkt olarak hasta için kullanılan makine ve teçhizatların dezenfeksiyon sistemi”  bu sistemlerin en önemlilerindendir. Örneğin Yangın Acil Durum Planı, Deprem Acil Durum Planı gibi Planlar da ayrı ayrı düşünülmesi gereken ve her hastane için özel olarak yapılması gereken planlardır.  Bir hastanenin kullandığı patlayıcı ve parlayıcı gazların lojistiği bir sistem olarak düşünülmeli, lojistik yeri ve zamanı çok dikkatlice organize edilmelidir. Hiç unutulmamalıdır ki,
Plan hiç bir şey, ama Planlama her şeydir.
Ülkemizde düzeltilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de, Hastanelerin Ağır ve Tehlikeli işler sınıfına alınmasıdır. Çalışanlar açısından tehlikelerin çeşitliliği ve oluşturdukları risklerin şiddeti açısından, bir otomobil fabrikası ve bir hastane karşılaştırıldığında sonuç oldukça ilgi çekicidir. Birçok alanda özellikle Biyolojik tehlikeler açısından Hastanelerin çok daha riskli olduğu söylenebilir.

Tablo 3. Otomobil fabrikası çalışanlarının ve Hastane çalışanlarının Risklerinin çeşitli tehlikeler açısından karşılaştırılması
 

Çalışanlar açısından yapılan bu karşılaştırma, hasta açısından yapıldığında, hastane ortamında her yaş grubu hastanın bulunması, Hastane ortamının ne kadar dikkat edilmesi gereken bir ortam olduğunu bize açıkça göstermektedir. Hastaneler, içinde barındırdıkları hastalar ve sorumlulukları dolayısıyla, kurulma ve işletmeye açılma faslında hastaneler iyi kontrol edilmesi gereken iş yerleridir.
            Sonuç olarak, Hastanenin kurulma aşamasından başlayan ve işletmeye açılmasıyla devam eden “İş Güvenliği, yani Hasta güvenliği ile Çevre güvenliği, Hastanelerde yönetilmesi öncelikli sistemlerdir. İş Sağlığı (Çalışanların Sağlığı ve Güvenliği) Yönetimi ise, hasta kabulü başladıktan sonra düşünülmesi ve kurulması gereken önemli bir sistemdir. Hangi sistem olursa olsun, Tehlikeler, saptanmalı, ölçülmeli, standartlarla karşılaştırılmalı (Hasta, çalışan ve Çevre açısından), gerekli düzeltmeler yapılarak, riskleri sıfırlanmalıdır.

Kaynaklar:
| Prof.Dr.H.Hilmi Sabuncu : İş Sağlığı, Tehlike ve Değerlendirilmesi, Risk ve Değerlendirilmesi, Yeditepe Üniversitesi Yayını, İstanbul 2008.
|  Yrd. Doç. Dr. Oğuz ÖZYARAL : Hasta Hastane Sendromu , Maltepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Maltepe - İstanbul